sayfalar

7 Mart 2010

Aşk Masalı...

Bir aşk masalı anlatıcam sizlere dedim…
Uzun uzadıya anlatmaktı niyetim, o yüzden sözü verdikten sonra bekledim... Ama herşeyde olduğu gibi; çok özenince bir şeye istenildiği gibi olmuyor sonunda.

Yine anlatıcam o aşk masalını sizlere…

Her bir evresinde içinde bulunduğum bir aşk masalı. Evlilik öncesi flört evresinde, nişanlılık heyecanında, evliliğin ilk yıllarında ve (çok şükr) hâlâ…


Siz deyin 7 ben diyeyim 8 yıllık evli bir çift masalımın kahramanları. 4 yaşlarında bir kızları var.

Flört evresinde koruyucu, nişanlılık evresinde ortakçı, evliliğin ilk yıllarında kıskanç rolünü üstlendim bu masalda. Şimdilerde ise mutluluğun (zaman zaman) bir parçası olmak için rol çalıyorum…

Birçok şey yaşandı. Mutluluklar, zaferler, mağlubiyetler, zorluklar… derken bugüne geldiler. Rabbim uzun ve huzurlu ömürler nasip etsin.

Birbirlerinin çocukluklarına şahit olan bir çift olmak herkese nasip olmaz. Daha o zamanlar “eş” olacaklarından habersiz fotoğraf karelerinde beraberler…

Hayatlarının en güzel döneminde “biz” demeye başladılar kendilerine. Üniversite yıllarının tadını beraber çıkarttılar. Bu tat onlara zararla dönmeye başladığının farkına biraz geç vardılar. Derslerden kalınmaya, devamsızlıklar uzamaya başladı. Aileler okul teklemesiz devam ediyor zannededursun:) Yalancının mumu misali; 4 yılın sonunda mezuniyet belgelerinin kokusu bile gelmeyince ortaya çıkmaya başladı herşey. Bu sırada bizim kahramanlar evlenmeye karar verdiler. Abim ve (o zamanlar müstakbel) Yengem…

Abim, uykusundan hiçbir şekilde feragat etmeyen ve hayatta herhangi bir şey onu zorladığı zaman stresten hasta olan bir insan(dı). Okulun uzamasının bir sebebi de buydu.

Bizimkiler baktılar ki evliliğin yolu “mezun olmak”tan geçiyor; hepimizin şaştığı bir çabayla derslere verdiler kendilerini. Gece olur da bir kalkarsam abimin masasının lambasını yanık buluyordum. Devamsızlıktan korkar olan abim sabahları kredilerini doldurmak için derslere giriyor, geceleri sabaha kadar ders çalışıyordu. Ben o zamanlar çocuk aklımla sabaha mutlulukla uyanıyordum. “Abim gece, sabaha kadar ders çalıştı” :)

Bu azmin mükafatı sözlenmeleriyle karşılandı. Artık onların parmağında yüzükleri vardı.

Birbirlerinin sınavlarında, kapılarda beklediler. Mezuniyet törenlerinde, birbirlerini ilk kutlayan oldular. Ve sıra askerliğe geldiğinde yengem ardından en çok ağlayan oldu belki de. Yemin töreninde yanındaki kayınvalideymiş, kayınpedermiş takmadan koşup boynuna sarılan oldu.

Okul, askerlik, iş, güç… tüm engeller atlatıldıktan sonra düğün dernek sırası geldi. Çok zorluk baş gösterdi bu sırada. Ama onlar için önemli olan tek şey birbirleriydi, birbirlerinin istekleriydi. Kulak tıkadılar diğer herşeye. Onlar erdi muradına, biz çıktık kerevetine…

Abim yıllar önce aileden ilk bana söylemişti durumu. “biliyor musun, benim artık bir prensesim var” itiraf cümlesi buydu. O zaman olduğu gibi şimdi de gözlerim doluyor. O zaman gözlerimin dolma sebebi kıskançlıktı ama neyse…

Yürürlerken ellerini hiç ayrı görmedim ben onların. Kavgalarının sonunun bir oda değiştirmekten öteye gittiğine şahit olmadım. (Ayrı odalarda dakikalardan fazla da geçiremezler ya…)

“Asla” dedikleri şeyleri birbirleri için ne de güzel unuttuklarını gördüm. Fedakarlıklarını örnek aldım. Birbirlerinin hatalarını görmezden gelmeleri ders oldu.

Mutfak işlerinden hiç hoşlanmayan abim, eşi için şimdi haftada iki kez mutfağa girer oldu:)

Çok bunaldığım zaman yanlarına kaçıyorum. Maddi sıkıntıları olsa da onlar birbirlerini seviyor, manevi sıkıntıları olsa da…

Yanlarına kaçtığım bir gün arabada abim, yengem, kızları ve ben eve dönüyoruz. Onlar birbirlerine yeniden aşklarını itiraf ettiler. Ben ve kızçemiz şahit olduk. Kızçe bozuldu ama bu duruma… “siz birbirinize aşık olduğunuz için ben de halamı seviyorum işte!” dedi koyuverdi ağlamayı. Sarıldım… Kuzum biz birbirimze yetsek olmaz mı dedim:)

Şu sıralar ailecek dilimize dolanan şarkı, abimin kızıyla beraber yengeme yazdıkları doğum günü şarkısı… Abimin günün en sıkışık saatinde işi başından aşkın olan eşine telefon açıp kızıyla beraber çığlık çığlığa söyledikleri şarkı…

İkisi de çok değişti birbirlerini bulunca. Birbirlerini tamamlayacak şekilde değiştiler. “Kimseyi değiştiremezsin diye bir şey yok” dediler bana tecrübelerini anlatırlarken. “mutlu olmak için iki taraf da değişmek zorundadır.” “zaten gerçekten seviyorlarsa değiştiklerinin farkına bile varmazlar.”

Onlar da farkında değildi zaten. Bu gerçeği ben söyledim onlara:)

Rabbim nazarlardan esirgesin sizi. Birbirinize daha da bağlı etsin. Ben arada bir gelip bu masalın parçası olmaktan keyif alıcam hep…

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Related Posts with Thumbnails