sayfalar

9 Nisan 2009

kıskanç değilim ki...


Ben kıskanç biri değilim ki… Kıskanmak benim tabiatımda yok. Her olaya ve her gelişmeye içtenlikle gülümseyerek bakar, herkes adına mutlu olabilirim.

Şu ayrımı yapmak gerekir ama “sevdiğini kıskanmak” bu tezime dâhil değil elbette. Gerektiğinde kıskançlıktan tırnaklarını çıkartmış bir kediye, dahası pençelerini hazırlamış bir pantere de dönüşebilirim…

Ama benim kurduğum hayallere benden daha az çaba sarf ederek kavuşanları neden kıskanayım ki?

Benim sindire sindire çıkmaya çalıştığım merdivenleri, bir başkası gelip beni omzumdan itekleyip 3’er 4’er tırmanmışsa ne olur ki sanki? Ya da ben sessiz sessiz ağlarken sevinç çığlıklarıyla biri yanımdan sıyrılıp geçince neden içimi kemirsin ki kıskançlık duygularım…

Vermek istediğim haberleri, bir başkasından duyunca damarım neden atmaya başlasın…
Allah aşkına ben kıskanç biri miyim?

Elbette kıskanç biri değilim. Kafa kafaya vermiş gelecek hakkında benim de kurup kavuşmak için terler döktüğüm bir hayale benden önce kavuşan ve bunun hakkında konuşan iki can ciğer arkadaşımın muhabbetini durmadan iş sorarak keser miyim hiç?

Ben kıskanacak değil, kıskanılacak biriyim…

Öyle eften püften şeyler bana böyle bir yazı yazdırtamaz ki…

Dedim ya kıskanmak benim tabiatımda yok:)

3 Nisan 2009

BENİM PERDEM

PERDENİN KAHRAMANLARI

Ne güzel olurdu değil mi bir çığlığımızla yanımızda bitiverecek bir kahraman? Gücünden şüphe etmeyeceğimiz, her işin üstesinden gelen, nerede ve ne zaman olursa olsun bizi yalnız bırakmayacağını bildiğimiz bir süper güç…

Ya da bir kahraman olabilmek güzel olmaz mıydı? Herkesin imdadına yetişebilecek, hayallerini süsleyecek, gizemiyle dikkatleri üzerine çekecek ve hakkında efsaneler anlatılacak bir süper kahraman…

Herkesin bir kahramanı vardır elbette… Bu kahramanlar bir zamanlar çizgi romanlarda boy gösterirken sonraları beyazperdede hayranlarının karşısına çıkmaya başladı.

Örümcek adam, süperman, batman, zorro ve spirit bunlardan birkaçı.

Çok küçük farklılıkları olsa da hepsinin amacı aynı; kötülerin karşısında, iyilerin yanında olmak.

Kahramanlarımızın maskeleri ya da kostümleri olmazsa olmazlarıdır. Süpermen ne olursa olsun bir kulübeye girip kostüm değiştirmeden gidemez hiçbir yere. Kostümleri olmasa bile Zorro, spirit ve batman gibi kahramanlar yüzlerini maskeleriyle mutlaka gizlerler.

Kahramanlarımız çift kişilikli bir hayat yaşarlar. Günlerinin “kahraman” olmadıkları zamanlarında bir kahramana oldukça tezat düşecek özellikleri vardır. Örümcek adam ve süperman, maskesinin altında kendine güveni olmayan biri, zorro bir sokak serserisidir. The spirit bu açıdan farklılık gösteren bir kahramandır çünkü o maskeliyken de maskesizken de bir dedektiftir.

Süper kahramanların süper güçlerine gelince, en önemlisi uçmalarıdır. Uçamasalar bile yükseklere tırmanmaktan, çatıdan çatıya atlamaktan asla çekinmezler. Korkusuzdurlar. 6. hisleri çok kuvvetlidir nerede bir olay var hemen hissederler. Her imdat sesine yetişirler.

Süper kahraman olmak aşka engel değil elbette. Her kahramanın uzaktan uzağa sevdiği, kimliğini gizlemek zorunda kaldığı bir kadın vardır. İzleyicilerin “ne şanslı” diye düşündükleri kadınlar kimi zaman bu “şans”ın farkındayken kimi zamansa haberleri bile olmaz…

Kahraman… Aslında kendi kahramanını herkes kendi belirler. Bir düşünsenize, sizin de içinizde gizli tuttuğunuz bir kahramanınız yok mu?

Belki de farkında değilsiniz, kahramanınız yanıbaşınızdadır...
Ya da farkında olmadan 'bir'inin kahramanısınızdır...
Related Posts with Thumbnails