sayfalar

27 Ocak 2010

Küçüğüm


Her acının ardından, acıtan her ne olursa olsun bu şarkıya koşarım. Başın ağrımasında acilen aranan ağrı kesici gibi.



Ne de güzel teselli eder “küçüğüm” sözü… Küçüğüm… Daha çok küçüğüm… Uzun zamandır hem de epey uzun zamandır dinlemediğimi fark ettim, karanlık çökünce dilime dolanıverince bu şarkı…



Küçük müyüm hala? Aynaya baktım uzun uzun. Yüzümde “küçüklüğümün” masumiyetini bulamadım. Gözlerimi kapattım, koparttım aynadan kendimi. Göz kapaklarımın ardındaki bana baktım. Ve yineledim… “Küçüğüm daha çok küçüğüm…” Küçük olmak öğretilmiş bana. Küçük olmaya alışmışım… Doğum yılımdan kalan kâr kaç olursa olsun ben küçüğüm… Ne olur büyümeyeyim…



Küçüğüm… Daha çok küçüğüm…



Ne kadar daha acıdığım zaman bu şarkının ardına saklanacağım? Ne kadar daha kamufle edeceğim kendimi?



Küçük müyüm hala… Kapatıyorum gözlerimi… "Küçüğüm daha çok küçüğüm”…



Küçüğüm daha çok küçüğüm 

Bu yüzden bütün hatalarım 

Öğünmem bu yüzden 

Bu yüzden kendimi 

Özel önemli zannetmem 

 

Küçüğüm daha çok küçüğüm 

Bu yüzden bütün saçmalamam 

Yenilmem bu yüzden 

Bu yüzden kendime hala güvensizliğim 

 

Ne kadar az yol almışım 

Ne kadar az 

Yolun başındaymışım meğer 

Elimde yalandan kocaman rengarenk 

Geçici oyuncak zaferler 

 

Küçüğüm daha çok küçüğüm 

Bu yüzden bütün korkularım 

Gururum bu yüzden 

Bu yüzden çocuk gibi korunmasızlığım 

 

Küçüğüm daha çok küçüğüm 

Bu yüzden sonsuz endişem 

Savunmam bu yüzden 

Bu yüzden bir küçük iz bırakmak için didinmem

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Related Posts with Thumbnails